CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

11 Mart 2008 Salı

1 Mart 2008 Cumartesi

ßir a$q Anotomisi

Kalbimde şahsın Duran kanım aksın
Satırlarım sarsın Suratımda kansın
Dilimdeki sırsın Kalemimi kırsın
Vucuttaki sıvısın Hararete karsın


Gözlerin beni süzen gözlerimi bırakmasın
Bana duyduğun sevgi inşaatı kalbinle çalsın
Aşk üşüyen bedenimi yorgan olup sarsa
İncelsede ipimiz hiç bir zaman kopmasa


İçimdeki sen için ateş bacayı sarsa
Yeryüzündeki sevgiler yağmur olup yağsa
Sana atan kalbim ebediyen kırılmasa
Yine olacak bunu bil kin ve nefret pusuda


Gözlerin kaçacak elimi bıraktığın anda
Kalbin sevgiyi kusacak nefretler sırasında
Aşk hiç bitmeyecek tabi dilin yalansada
İncelecek ipiniz kopup gitçek bir anda


Ateş saran bacalarda dumanlar tütecek
Yağmur olan sevgiler kalplerde yeşerecek
Kırılan kalpler paramparça sevecek
Kin ve nefret haykırıp zaferini süzecek


Bakışlar yerini gözyaşlarına devredecek
Nefret kusan kalbin hayatına küsecek
Dilin artık aşk için başka birini söyleyecek
Kopup giden ipte başkası için birleşecek


Bacalar artık yeni ateşle dirilecek
Yeşeren sevgiler fislizlerini verecek
Toparlanan kalpte başka birini sevecek
Bir aşk hikayesi işte böle bitecek...

YaLnızLık


Sevgim artık yerlerde kim bilir hangi ellerde belki de beni bekler çaresizce bir köşede
günler geçti belki senin sevgin bitti ama benim içimde ki fırtına dinmedi gitti
belki dinecekti ama kalbim buna hiç izin vermedi o hep seni sevdi
silecektim seni unutacaktım herşeyi ama hiçbirşey beklediğim gibi gelişmedi
herkeze göre bir hiçtim ama artık geri geldim ben çok değiştim
bilemedim bir gün bitecekmiş ama kalbim seni kader seçmiş şimdi haykırıyor içten ve sessiz
yapamadım beceremedim gitme dur diyemedim kalbime söz geçiremedim
hergece ağladı gözlerim gidipte gelmeyecek bir sevgiliyi beklerim
gece karanlıktı sen yoktun ben sahte aşklara toktum
her bır yerde yabancı bır oktum
seni seviyorum diyor çığlıklarım belki sen duyamadın sessiz di yalvarışlarım
dünya ya gelmiştim sonradan vazgeçemezdim ben hep sabrettim
bilmiyordum taştanmış yüreğin yoksa beni hiç mi sevmedin
eğer sevdiysen bak burda ellerim hiçbiryere gitmedim hep senin bıraktığın yerdeyim
hep kadere boyun eğdim bir gün olsun isyan etmedim edemedim
kader bana oyun oynadı seni benden aldı hiç birşey diyemedim
çünkü biliyordum bana da bir gün gülecek kader bitecek her bir keder
ama bilemiyorum ben sabredermiyim daha fazla dayanabilir miyim
herkez benden uzak dursun çünkü bu kalp aşktan yoksun bakarsın vurulursun
baktım etrafıma herkez burda sen yoksun ama gerisi ne fayda…

8 Şubat 2008 Cuma

Yazdım Bişeyler Ama :)

Haifane gidiyorum sonsuzluğaBen boğulmaya yüz tuttum,Hadesan yazılmış kaderimi yuttum,Kuytulardan biri sesleniyor sanki,Ama yanılıyorumdur belki,Mikrofonu açıp kendime gelsem de,O ses kulağım da çınlamakta,Mikrofonumu dahi duyamıyorum,O lanet sesin yüzünden,Bir bağırsam da bozsam şu laneti,Bitirsem artık şu keraheti,Ödesen artık bana kefaleti,İçim artık rehavetli,Ben artık bensiz bir ben ki,Sensizliği unutuyor son günler de,Aklımdan tek şey gitmemekte,Bana biri bağırıyor derinlerde,Bitiriyor beni sessizlikten çıkma darbe….Zehir bir panzehir herkese çektirir,Bir anda herkes aklını yitirir,Hayat meserretini bitirir,Nefesim aniden çekilir,Korkaklar hayattan itilir,Çünkü davul bile dengi denginedir,Bu sözlerimin tümü herkesedir,Bunu herkes bilmelidir,Öğüdümü öğrenmelidir…Benliğini kaybetmemelidir, Yow hadi gazlaaaaa şimdi….Anladım durdum baktım,Hayat çiçeğini kokladım attım,Aklım sende kaldı yazdım,Beni sana çağıran neydi tatlım,Peron kağıt kalem elinde,Yaz gene sen de söyle,Hayat kısa sözler özle,Yaşamak kolay mı söyle,Ölüm yakın sesleniş size,Umutla baktım geleceğe,Sensizlik doğan güneşe,Ateş püskürdüm her gece,Nedendir bilmiyorum baktım geleceğe,Saçmaladım kağıdı kalemi attım,Sensiz geçen her dakikaya,Her saniyeye,Her cümleye,Lanetler yağdırdım,Sefildim…Sen yanımda yokken,Seni bulduğum yer rapimdi,Huzurumu kaybettim gene,15 şehit verdim şerefsizlere,Hayat çok kısa olsa dahi,Ulaşabileceğin en güzel mertebe,Sessizlik ölüm oldu bana,Ne olur cevap verin ama,Masal okumayın bana,Ciğerim yanıyor ne olur ana,Ben de gideyim Allah huzuruna,Değil 15 bu vatan uğruna,Milyonlarca yürek bu toprağa feda….

YALAN BİR GERÇEK

ıLık esinti sawururken sacLarımı usuLcakaLdırımLar biLe ağLadı haLime acırcasınayüreğimin tam ortasında bir deLik kanarcasınahayatın dikenLi yoLLarında hamaLdım canaacıyor kanıyor amansızca devasa yaramkopan parçaLar birLeşse canımdan we ruhumdanyüreğine sor suaLLerimi haykırı$LarımLa gamLan dayanamaz buna can, aL beni YaradansiLuetim sakLanmakta asaLetinin ardınamerhem misin yarama sen de cek vur aLnımakarakterim gizLidir her bir Lafın aLtındaifLasLarda beynim ama beden soLuk aLmaktadur dedim ezdi qecti baş acık yaLın ayakbam teLime bastı hayat arkasında ben, o kaçakderdime namem bağLandı dinLe,anLa,bakyürek nasıL dağLandı her gecen gün ağLakboynumda hayatın qecirdiği bir haLatsevgi miydi ismi o ne nefis bir tatensemde pençesi kaderin bu mu mukadderathaydi gönLüm çek arabanı usLanmaz bu hayataşk isimLi bir yoLcu omuzLarımda yoL aLmaktaaşkım öLümedir öLüm yoLun öbür ucundabaktıkça gözüm suLanır ahım satırLarımdagünahımı meLekLere werdim beni bana bağı$LaeLimdeki nasırLara iyi bak insan kıLıkLı $eytanibret oLsun sana qözLerimden akan kan qeL dedi qittim kadere et ayrıLmaz tırnaktanhaber biLe aLamadım ne anadan ne yardanazat ettim duyguLarı kor ate$Lerde yan yürekintihar tek çare kaptan kürekLeri öLüme çekaynadaki surat benim oLamaz yaLan bir qercekuyumsuzLuk içinde bana kar$ı ya$amdaki ahenkyüreğimi eLLerinLe katranLara bandırunutma ki her gidi$in bir qeLi$i wardırsanırım kazandın hayat kastır daha da kastırya$adıysam bir parca ,biL ki acım tek mirasımdır ruhumun cana canımın bana benim sana a$kım sanma ki bu kadardır

Ömrümün geri kalanının fragmanını yeniden çekmeliyim Cesaretin bedelini izledim üzerime güneş battı Battıkça yaktı hem de aydınlattı İzlediğim filmde güneş için kazıyordum bedenime yapışmış manevi savurganlıktı Ama üzerime battı güneş hem yaktı hem aydınlattı Aydınlıktan dizlerim kamaştı sıcaktan gözlerimin bağı çözüldüAyakta duramadım önemi yok zaten Nerde olduğumu da göremiyordum Sesim kulağıma bir çığlık fısıldadı Sesi yüreğime biraz iltifat sapladı Kan çıkmadı yüreğimden itiraf fışkırdı Hayallerim donmuştu erimesi imkansız bir buzdu Gönlümün gülü solmuştu gidiş zamansız bir saat gibi durdu Düşüncelerim ufukta kaybolan gemi kadar kararsız Gemideki tek korsandım kılıcım kalem karıncadan zararsız Yaşarım rüyada şansım benden uzakta olan bir kaçık Hayallerim dertlerimle birlikte yatmaya alışık Düşüncelerim odam kadar karışık kalbim bir o kadar yılışık Gözyaşım dinmedi nefterim sinmedi her kötü söz kulağımda bas gibi inledi Gecenin ışığı vurdu gözyaşım dindi Kalemle sözlerim sayfalara bindi Geçmişimle sevişildi anılarla öpüşüldü sonlarca kez gittiŞimdinin daha da güzelliği öncesinin rüzgârlarıyla savrulup gitti Öyle ya zaman karaborsadaydı Faili meçhul bir aşkın ardından sevgilinin çizdiği resim robota benzedi Fırsatı da yakalayamadılar zaten parmak izlerinin belirsizliğindenmiş Dünyaya bedel bir sevgiyi sessizce acile kaldırdılar Ölmeyecekmiş yatar dediler Sırtüstü yatıyor Floresan lamba fosforlu yıldızlar gibi sönüyor. Lambanın hemen yanında yangın dedektörü Detektörün etrafında 2 kırmızı lamba Kırmızı lambaları görmek istemiyor Koluyla onları engelliyor Sağ gözü kapalı sol gözünde fosforlu yıldızlar Sımsıkı yumduğu gözlerini açıyor Yıldızlara bakıyor sol göz kapağına parmağını bastırıp oynatmaya başlıyor Yıldızlar çoğalıyor yıldızlar tavanda dans ediyor uykuya dalıyor Derin bir nefes alıp ellerini kavuşturuyor uyumak istiyor Küçük televizyonu el yordamıyla açıyor karıncalar odanın her yanını kaplıyorSırtüstü yatıyor...Kırmızılar yanıp yanıp sönüyor...Karıncalar sönük lambada dolaşıyor...Af diliyor...Karıncaları suyla püskürtüyor...Zevk alıyor...Kolonyayla yakıyor...Üstünde çırılçıplak yuvarlanıyor...Sigarasında ısıtıyor...Yaşlı ergen zevk almıyor...Ama onları ısıtmak istiyor...Karıncaları içkisine meze yapıyor... Yalvarıyor... Aldırmıyor... Uykuya dalıyor...Karıncalar penisinden içeri giriyor...Ağzından taşıyor...Her yerini kaplıyor...İntikam alıyor...Uyanmak istiyor...Yıldızları göremiyor...Yanmak istemiyor...Kırmızıları göremiyor...Ellerini kavuşturamıyor...Ölmek istemiyor...Hayal kuraklığından yalnızlığımın elleri karıncalanıyor...

Téq qur$un

Sabah 4’de yatmama rağmen 7’de Kalktım Ve Sorunlar Geleceğimin Önünde Etten Duvar Ördü… Küçükken Doktor Olucam Zırvalıklarından Başka Hayattan Bir Beklentim Olmadı…ßaşkalaRIn MutLuluKlarına Kurßan qiTTim ßelKide …? BeLKide Yanlış Yoldayım…. ParDon! Ben Zaten Çıkmazdayım … Aklımdaki UçurumuN TaM kenArındayım ve Ölüme Hiç Bu KadaR Yakın oLmadım. Son 5 dakikadır Hiç Sigara YakmadıM sanırıM Sigarayı BırakTım Ama Bu Son Diyip ßir Tane Daha YakTım Sabah oLdu Ve Tekrar Kravatımı Taktım Yalandan Dünyaya ßi KahpeLik Daha Yaptım. Neden ? Neden, Ben Hep Başkaları İçin Yanandım … Kafam BozuLdu ve Yine MelankoLi Yaptım Affet Beni Tanrım Göründüğüm Gibi Olamadım !!!...ßiliyorum BuraLar bana göre DeğilGidiyorum İşte Önümde bi Sen EğilUykusuz Gecelerime Hasretin Kefilßiz Kaybettik Yok bu Ayrılığa Başka FailSokaklar Beni Bekliyor Gidecegim Ve BitirecegimiLaca Gerek Yok Lan! bana Rap VerinBu iş Çok Uzadı Tamam KesinSize Gerek Yok Ben İçimdeki Şeytana YeterimÇok İstemiştim Bi Gün Mutlu oLmayıHak Etmedim ki Gülerek YaşamayıKaramsar Lirikler Yerine Gülüp Oynamayı…Günahlarım Bırakmaz Peşimi Ben istedim kararmayı…Pesimist Ruhum Bu Gün Huzura ErecekKaramsar Liriklerim Bana Hesap VerecekVaad EdiLen Yalanların Ömrü BitecekDeSPiSe Tek Kelamla Her Kesi Yere SereceKDerlerdi ya Hep Yavrum Sen Oku DiyeBüyük Adam oL da Bizi Kurtar DiyeBataklık İçine Çekti Beni Kusura bakmasın KimseNefretim Bu Yalan Dünyadaki Yalan BedenlereRüyalarınızdaki Ak Sakallı Dede Az Önce Vefat EttiSize O kadar Hayal Verip Sonrada EktiBedenime Yalnızlık Ölmeden Önceki Son Dileğiydi…Gün Geldi Ama Devran DönmediÇok Attılar DeSPiSe Hiç YemediAmacınıza tek Kurşun YeterdiÇok İstiyordunuz ya Şimdi Zamanı geldi…DeSPiSe Tek KurŞunla Hepinisi SildiBen Ağlarken Güldürmeye Çalışmayın! Gözlerimin Selini Peçete ile Kapatmayın Bırakın Aglayacagım Beni Tutmayın! Bir insan daha Ölecek Bırakın!Ölüm Dediler Ama TırsmadımBitti Dediler onlara AldanmadımBu Günahlarla Cennette Ne YapayımTek Yol Var Cehennemde Yanayım..İntihardan Önceki Son 3 Dakikayı Size AyırdımHayatın Sonu Dediler Ama Ben iNanmadımÇileler bitmez biliyorum Onlara KanmadımTek Kurşunluk Bu Canı miLLete Bırakmadım…! ! !

Savaş Şimdi Başladı

barışa silah doğrultmak kabaca ve moda şu ara,savaşı kazanmak tek amaç bikaçımızın sırtı pekken çoğumuzun karnı aç,oysa sevgiydi başlangıç,sevginin meyvesi sandık kendimizi kandırıp dolandırıldık,biz bir fidanın solan yapraklarıyız,sonuçlarımıza kahır ettikbaşlayamadık birtürlü,söyle kaç kişinin yarasını sardık yara açmaktan başka,cesaretin sesi çıkmadan kimse gelemedi aşka,çocuğunun gözünün içine bakan baba,küfür işitti kulaklarında,benim sevincim ölü,kederimin başı arşı aşmakta,o kadar yakınım ki ilaha,sınır kalmadı aramızda,ben kendimdim bu sayede biçok maske indirdim,örnek aldığım gibi örnek olmak benim derdim tasam,bu aşkın önüne geçemez ne gururum ne de yasam,sevgiyle besledim zorundaydım onu hayata ittim,iyi öğrettim çünkü bir ebeveynim,güvencesi kalmadı sevgilerin,aşkın lisanı değişti gurur olmazdı ama yerle birde edilmemeliydi,incelmekten kırıldı kemikler,kolay takılır oldu yüzükler ve yuttu denizler,ben nekadar görmesemde aşkı,yıldıramaz beni bu baskı,zamanında taktım kaskı,yara almadan çıktım hayat...savaş şimdi başladı....!!!!

Hayat İnce Çizgi

Hayat bir sınavdı ve dondurdu benim kanımı sorular oldukça bayattı kalemle kazdım mezarımı ilk tekmeyi yemeden beceremedim güçlü olmayı ve kestiremezdim çocukken ben emeklemeden koşmayı ilk tuttuğumda öğrendi kalem sayfalarla boğuşmayı,aynalarla barışmayı öğrendim yüzümdeki ilk morlukta ve kavgayı ise olağan belledim karşıma çıkan her zorlukta düşman dediklerim nedense benimle aynı kulvarda ve dost bildiklerim başroldeler şimdilerde kabuslarımda tek sırdaşım bir melek yer edinmiş sayfalarda ve her nokta sonrası titriyordu korkudan... Hasbel kader girdim sınava mevcudiyet elimde değildi sadece ismimi karalayabildim ve bu sık kullandığım bir deyimdi üç doğru bir yanlışı ört pas edemez en hassas kumpas dahi ölçemez yaşamak denen ince çizgiyi kalemim en ala dengemdi cambazın değneği misali onunla gömün beni vasiyetimdir ahali dünümden bugünüme mesajlar var hepsi sövgü içerikli ve meleğim yazmamı istedi bu bana göre bir emirdi.günden güne kemirdi beni kalpteki melankolik bulgular umutlarsa yastık altı ertelendi mutluluklar karalar bağladı kalemin değdiği beyaz sayfalar ve yatsı vakti sönen mumlarla açık verdi sarfedilen tüm yalanlar ve bunlar son satırlar...

YAŞAMIN KIYISI

Sokaklarda tinerciler dort gezer her yerde onlar budurumu istedilermi sorarmısınız kendinize onlar bir kaç kuruş isteyince basarsınız tokatı karşınızdaki insan... Onların gururu yokmu aglamazlarmı kendilerineYaşam onları buduruma sokar çıkartamaz bilmezsinizSiz bu duruma düşün çıkabilirmisiniz bir düşününAlay etmeyin kırılırlar bir daha takamassınız bir düşününBiraz hayatı onların yönüyle görün...Yaşamın kıyısı oyle zordur kibir girdiginmi hiç çıkamazsın kihayatı oyle yaşa yaşamazsan herkezibir kalemder harcar vururlar ki...Zenginler bir şey gormez markadan başkaFakirleri ezerler hor görürler o başka... Daha napmazlar inan bana. Sevgiyi bile para ile satın alırlar mesela. Hayat bazen onların istegi gibi gitmez dur orda. Napacaklarını düşünürlür kimi kandıracaklarını bakyasonra biri geçer hemen durduru verirbir bakarmısın der sonra parayı gosterir. Adam tabi ekmek parası derdinde herkes gibiama abicim inanma sen onlara kandırırlar seni ki. Adam halleder işi bekler orda sap gibizengin arkasına bakmaz çeker gider hayin gibi...

Kur$un KaLéM

Siyasetim ; Bitmek Bilmeyen Haykırışlar,Sebebim ; YaşLı Gözlerde Kuru BakışLar,Var OLma Nedenim ; Acıyan Sessiz ÇığlıkLar..MısraLarım Allaha Emanet Ola , BağırışLarım Temenni MuãMa / Sessiz HaykırışLarım Uçurum Kenarında / Günahlarımı Örtmek Tek Arzu , Hayat Sahasında / Çerçevem Kırık , Tek Resmim Vesikalık , Kaşlarım Çatışık , Suratım KendiyLe Barışık / Silmem Kolay Kurşun Olunca Kaleminde DuyguLarsa Karışık / Komplex Tarlam Bola Mısra , Gayem Karmaşık / OlanLa Yetin , Kalemim Kırılsa , Yenisini Almak için Uğraşma...Kalemim Kırık , Hayatım KefenimLe Barışık , Kapana Almış Beni Sert Bi Sarmaşık / Lyrcleri Kanayan Yaraya Tuz Basan Bi Piskopatta Tanıdık / Makberim Gölgemin Arkasında Son Lyricleri Yazmaya BaşLadık....Sert Bi kafiyem olsun Kahpe Hayata Hediyem Yüzün kanLa dolsun Rapim Kayda Değer Olsun Mısramda Kafiyem Hecemle Dolsun , Yaşlı suratım Kararsın SOlsun , Kalemimin Ucunda Bitersin Zehrimi Vücuduna Doldursun , Haykırışlarım AzraiLe Kahkaha Olsun , İçimdeki Çocuk Tekerine Çomak Soksun / Ellerimde Biten Kalemimin Adı Koyu Kurşun Olsun / Merak etme Er geç Mezarını Bulursun / Tek Lyrcte Hayattan Soğursun / Sert Kafiyelerimde Boğulursun / Zorda Kalınca Kelime Doğurursun / Sert BeatLerde Hayat FelSefemi Bulursun...Yine qün doqdu ufkun öbür ucunda we ben yine aynıyım döqülen kuru yaprak daLLarında

Tersine Hayat

Bini bir Para paramparça sözLerimin yineGeçti gitti diyebilmek pek zor sevqim dönüştü artık kineKime ne ben kö$emde sesiz aqLarım her siLLedeille de illaki beni buLur yokuşLar zor basamakLar..Hava soquk üstüme çektiqim yorgan aqır Gelir,sesim BoqukNefes biLe alamıyorum Zaman az özürLerimi sunmak istiyorumöLüm yakın hissedebiliyorum her adımda yakLaşıyorumSıramı saLıp artık istifamı vermek istiyorum ve ben artık dayanamıyorumKaldırıp yükLenmek istiyorum günahLarımı olmuyor.Her gece eLLerim açık Tanrı beni duymuyor.KaranLık gözLer hep bi deva bekLeyişteDürüstLükle ibaretti istediqim buydu işteTersine hayat , kader yazqısı kaçamazsın eLindenAşamazsın bu duvarı,geceLeri korkaklardasın biLki benim eLimden...
vicdansız avcıya hizmetten zewk aLan köpektir.Rapim tektir.Hayat zarları,tut elinden bırak yere bilirim ki hep yektiR.Dilini kesip yaşamak yeqane temeLdir...YaşamLar yarım kalır gözLer aqLamaklı .. yollar gelişi beklemektedir.Denize düşenmiş yıLana sarıLanSon seçenek bu benim için öLümü seçme ihtimaLim de var..Kar kaqıtLarı hadi hayat kumarına katıL sendeBekle savaş seni de vurur zaten .. ! Hadi beGitme söyLedim sana kimseyi kendinden çok sevme.Verme uqruna kaldıramayacağın tavizLeri.Bedeline katLanırsın.Geceleri karanLıqa sarıLırsın..KaranLık gözLer hep bi deva bekLeyişteDürüstLükle ibaretti istediqim buydu işteTersine hayat , kader yazqısı kaçamazsın eLindenAşamazsın bu duvarı,geceLeri korkaklardasın biLki benim eLimden...

KeDeRi ÖnSöZ oLaN KaDeRiM

Kim bana sordu ki geldim şu azap dolu dünyaya,seçmeden,Asırlar önce yazılan küflü kitabe,kederimin önsöz olduğu kaderimi belirleyen,Ne bilirsin ki belki yarın dualar eşliğinde kefenin içinde bu beden,Kimsesiz bi mezar silik hatıradır şimdi,soğuk mahzenlerde ölüme terkedildiğim günlerden,Bir yüreğim var ama ne fayda ki yakılmış hislerle dolu,Dünya tiyatrosunda rolümü unuttum,kesmeli mi ki umudu?İçimdeki ben bana yolumuz ne zaman ayrılacak diye sordu,Cevabım ise "nefesim solduğu,gözlerim donduğu zaman"oldu.Azrail denen karanlıktır,bana en yakın komşum,İşgüzar şaytandır,sözlerimi yazdığım namasum,Meleğimle yazdığım şarkılar oldu,en biüyük kabusum,Karamsar çizdiğim tablolardı,affa değmeyen tek suçum.Ölümü bile rahatta beklerken,atmosfere nefesimi vermeye korkarım,Kendimden başka kimseye dokunmaz,yoktur zararım,Mor menekşe misali soldurur her gece beni,mahrem günahlarım,Dedim ya karamsarım,gülmek kelimesinin anlamına sözlükten bakarım.Hezayanlar fışkıran kalbim, duygusal benin mezarını kazarken,Yaralı dilim, noktasız cümlelerime ünlem koyarken,Nasırlı ellerim,aynadaki ağlamaklı yüz suretini silme çabasındayken,Vefasız bir yar,giymem için bir kefen uzatır erkenden.Ben ki onun gözlerini yıllanmış sandıklarda saklayıp kilit üstüne kilit taktım,tek bir sözünü cellet,sessizliğni ise ölüm fermanım diye tanımladım,Saçının bir teli kopunca ağlarım,bilirsiniz bu benim en zayıf tarafım,O vefasız bu yazımda da girdi araya,söyle benim mi suçum TANRIM! ! !

Bilmem Anlatabildimmi ???

her yolcu yorgun kervalarımda duygular kafile halinde uzaklasmakta serzenişler tırmalar kulağı yankılanır sarı odalarda yalnız bedevi suskun geceleri yıldızlara tutkun nisan yagmurlarına asık baharda solgun her yaprakta baska mevsim oldum oldugum yerde kosarken durdum göz önüne uryan sunuldum doldurmaz saki bardagı hatırladım maziyi selale oldu gözler düne baksam bugun kuser yarın özler yaren gider son cemrenin dusmesini bekler eller ifadeler saklanır cehre altında toplanır huzun yuz asılır gidişiyle dönüşü olmaz dokulen su topragı aglatır kalbim uzak mesafe aralıgı kapatır konusmaz dilim patlasın beynim haddii ameleydi elim erkenden kalkıp yazardı toz pembe hersey karardı yapılan eylemlerim kararsızdı elim yazmaza dilim arsızdı sonu gorulen filmin bas rol oyuncusu bana bakar boynuma yuklenmis veballar ve ardı kesilmeyen vedalar hoscakal diyen dudaklar muhurlenir saçıma düşer aklar güya kalbim hüzünü içinde saklar çalan siren kimin içindir göz isyan etse beyne gece kapanır kader sayflarını cevirdiginde kalbim cırpınır konusmak istesem agzıma bez tıkanır kapı oldugu gibi acıktır dilek olay seneler hasretle gecer perde arkası dublor rolunu izler caresizlik yapısır dizlere mutsuzluk vurur yuzlere hazin masallar sonu bedenler girer yere toprak örter sonsuz uyku huzur verir...

Sussssss SuuuSsssss Sesin FırtınaLar yaratıyor !!!!!

Gidisinden beri yaLnız yürek Sahnede Dayanıyorum dusecegim yere Son dua yapısacak Cehreme !!!

1 Şubat 2008 Cuma

Değmezmiş





Bizde o gün böyle oturuyorduk. O duvarın öteki tarafında ben öteki tarafında. Öyle zor durumdaydımki kalkıp bir tokat atasım geliyordu ona...Ama ben kıyamazdım ona düşündüm biraz ne yapmalıyım diye ve gidip konuşmaya karar verdim. Sordum " Neden ayrılmayı tercih ettin" "Bilmiyorum" dedi ve çekip gitti...




Ve o an anladım değmezmiş...

Belki Doğru Yapmışımdır

Terkettim bu gün bende onu... Aradı buluşup biraz konuşalımmı dedi olur dedim bi yer söyledi gittim oturduk konuştuk son cümlelerini söylüyordu ve aklıma bir şey geldi oda böyle yapmıştı. Ben son cümlelerimi söylerken çekip gitmişti. Ben neden yapmıyayım dedim ve bende onu tamamen dinlemeden çekip gittim. Acaba doğrumu yaptım yalnışmı yaptım bilmiyorum ama iyi yaptığımı düşünüyorum. Anlamıştır eğer o an aklına geldiyse benim o an nasıl bir duygu yaşadığımı. Gerçekten büyük bir hata yapmışım onu sevmekle. Neyse ya o kadarda önemli değil. Kimbilir kimler gelip geçer daha...

31 Ocak 2008 Perşembe

Nefret Ettim

Rezil ettim kendimi kendime duygularımı parçaladım kendi ellerimle. Lanet ettim yaşadığım onca aşka. Ve hepsini bi köşeye gömerek kendime yeni bir sayfa açtım. O sayfada sadece değer verdiğim insanlar vardı.Gereksizlikler umrumdışı oldular ve rest attım onca acıya kedere rağmen hala ayaktayım. İtiraf edemediğim aşklar kaldı sadece onca aşkın ardından. Ama hepsi yoktu... Bi kaçıydı sadece ve düşündüm acaba ne yapmalıyım neden böyle bunlar neden hep bana denk geliyor bu aksilikler neden çözüm bulamayacağım şeyler buluyor beni neden ??? Üşüyorum bu yalnızlıktanmı yoksa korkulardanmı??? Bilmiyorum bunlara verecek bir yanıtım yok. Şimdi soruyorum SENİ KİMLER ALDI BENDEN ve seni benden alanlar neden aldı neden bu hainliği bana yaptı oysaki zamanında hepsi kardeşim gibi sevdiğim dostlarımdı. Neden yaptılar bunu bana ben onlara yaptımmı böyle şeyler benim elimdeydi herşey şu anda sana sahip olan Gökhan zamanında bana abilik yaptı bana şunları söylemişti "Bir arkadaşının kardeşinin abinin ayrıldığı kızla asla beraber olma" Şimdi ne oldu nerde kaldı bu konuşma seni aldı benden bana bu lafları söyleyen aldı seni benden ve böyle bir şey benim elimdede vardı zamanında ama bu konuşma geldi o anda aklıma şimdi elimde olsa bu imkan gözümü kırpmadan yaparım. Bilseydim böyle olacağını severmiydim senide şimdi sende gittin vede bittin. Herşeyi kendin bitirdin benide benden ettin beni kendime bile düşman ettin aynada baktığım yüze küskün oldum umrumda değilsin artık şimdi ne yaparsan yap tek düşündüğüm şey geleceğim...

Kötü Yola Düşmüş Bi Kıza

Bi arkadaşım vardı adı Ezgi ! Bir zamanlar çok seviyordum üff ne seviyodum ama ya hergün bi hediye alıyodum. İşte en büyük aşk benim aşkım diyodum kendi kendime hayaller kuruyodum Ezgi benim olucak diye karım olucak 3 tane çocuğumuz olucak adı o şu bu olucak :) ama kızla o derece kafayı bozmuştum bizim karşıda oturuyodular şimdi İstanbul'a taşındılar babası annesi beni seviyodular ama o uff gördüğü yerde kaçıyodu neyse onu boşver. Babası geçen akşam kalp krizi geçirerek ölmüş :( duyunca o kadar üzüldümki ama kızın hiç umrunda değilmiş kızın yaşı 15 olmasına rağmen sokak sokak geziyomuş ve İstanbul'da neredeyse onu tanımıyan yokmuş bende bu şarkıyı sana laik gördüm Ezgi'cim!!!



Sana mail olarak attım blogumun adresini belki bu yazıyı okuduğunda bana kızıcaksın ama bu şarkıyı dinlediğinde belki bişeyler değiştirirsin...

Eski Günler Geldi Aklıma


Off yine takıldı o şarkı kulağıma ne kadar istemesemde yine hatırladım seni... Bide karıştırırken fotoğrafları senin fotoğrafın çıkmazmı karşıma tutamadım ağladım işte ağlama dedin sen ama ağladım işte çözüm olmasada yaptım söz vermiştim sana ağlamıycam diye kusura bakma tutamadım sözümü. Sonra düşündüm acaba ne yapıyodur şimdi diye bi ara çıkıp gelmek istedim yanına ama ne yazıkki gururum engel oldu buna. Biliyorum gelseydim bakmazdın yüzüme ama ben yine konuşur dururdum sana ama sen olmazdın boş bir kapıya konuşuyor olurdum sen çıkıp balkondan bağırırdın git Tolga git sevmiyorum seni. Biliyorum sevmiyorsun beni ama hala unutumadın demi yaşadığımız o güzel anıları. Hatırlasana çıkmaya başladığımız ilk gün okul çıkışı Simge'yle sizin oraya gelmiştik o soğukta beklemiştim ama sen vardın işin ucunda annenden zorla izin almış Simge senin dersaneye gitmemen için ama annen izin vermemiş git saat 2'de çık demişti. Sende 2'de çıkıp Simge'yle pastaneye gidip pasta almıştınız sora Simge'yle sokak sokak dolaşıp Burak'la beni aramışdınız. Bizim eve bile gitmişsiniz. Sonra bizi ben Bura'ğı eve bırakırken bulmuştunuz. Hani Simge'yle Burak ayrı diye Burak gelmemekte ısrar etmişti. Ne kadar yalvaşmıştık gelmesi için sen nerdeyse dövcektin Bura'ğı hatta biz bile kavga etmiştik :) sonunda ben ikna etmiştim Bura'ğı da pastayı kesmek için bıçağımız ve yemek içinde çatallarımız yoktu :) bakkal bakkal dolaşıp çatal aramıştık sonra ben bu kızlar bişeyi tam beceremezki lafıma çok kızmıştın. Neyse sonunda çatalları bulmuştuk ama pastayı nerde yiyiceğimiz sorun oldu bide. :) Burak'la ben parkı düşünmüştük sizde tamam demek zorunda kalmıştınız :). Gittik oturduk pastayı açtınız 2'ye böldünüz yarısı Burakla bana yarısıda Simgeyle sana ama pastayı yiyen yoktu senle ben birbirimize bakıyoduk Burak'la Simge'de senle bana :) neyse sonunda pastayı yemeye başladık ama pasta çok kötü bi durumdaydı hatta o günden sonra pasta lafını duyunca 4'ümüzünde midesi bulanıyodu :) Sonra Simge'yle ben yer değiştirdik ben sana pastayı yedirmeye çalışıyordum :) sonra Simge fırsattan yararlanıp Burak'la konuşmaya başladı bizede posta koymuştu :) sen gittinde Burak benim gelmeme engel oluyordu. Ama ben pastayı çalıp yanına gelmiştim :) ama pastayı yiyememiştik pasta öyle bi hale girmiştiki midemiz bulanıyodu attık pastayı :) sonra ne konuştuklarını merak edip onlara yakın olan yeri geçip çaktırmadan onları dinliyoduk tabi sende habire saati sorup duruyodun :) neyse ne sonunda bizim okul çıkışına Simgê'nin meşhur yeğeni Serhat'ı almaya gittik ama giderken elimi omuzuna attım ve elini tuttum ilk defa tutuyordum elini ve ikimizde çok heyacanlıydık. Neyse ya ben bunları neden yazıyorum ki nasıl olsa okumuyucaksın görmiyeceksin ama eğer okursanda sana şunu söylemek istiyorum sen ne kadar unutsanda bu anıları ben asla unutmuyacağım... Bakıyorum ileti geçmişlerine çıkmaya başladığımız günün akşamında msnde konuşurken bizim şarkımızı seçtiğimde sana yolladım sende onay verdin ve evet dedin. Sonrada çıkıyorum dedin ve bende dedimki "Dönmez olsun aşkım bu dünya" sen "Sensizde dönmez olsun aşkım" Ben "Görmez olsun gözlerim sensiz" Sen "Benimkilerde görmez olsun zaten seni görünce başka bir şey görmüyolar" Ben "Bu şarkı bizim olsun aşkımız sonsuz olsun" Sen "Zaten bizim oldu şarkı aşkım ama evet sensiz dönmez olsun bu dünya... diyerek konuşmamızı sonlandırıp çıkmıştın... Nasıl unuttun o günleri nasıl. Hatıralar uslu durmuyor be güzelim. Habire canlanıyorlar. Devamlı seni hatırlatıp beni ağlatıyorlar aşkım. Şimdi söylüyorum "SENİ UNUTAMADIM GERÇEKTEN HALA SEVİYORUM"

Bir Elveda Bile Demiyorsun


Gecenin bir yarısı uyanmış seni düşünüyorum. Ama ne yazıkki ne kadar düşünsemde seni elde edemiyorum. Kimbilir şimdi nerde kimlerlesin. Yada sende sende tek başına oturmuş birilerini düşünüyorsun. Aslında bazen bende gitmek istiyorum. Bazende çıkıp sokağa deliler gibi "SENİ SEVİYORUM" diye bağırmak. Bazende tek başıma kalıp düşünmek. Ama her zaman ilk olarak gitmek geliyor. Benim suçummu bu ? Sen öğrettin bana gitmeyi her geri gelişinde birde gidişin oluyordu. Ya tam gel bana yada birdaha dönmemek üzere git. Kimler gitti bu kalpten kimlerde gelir daha...

Varoluşlar ve yok oluşlar. Anlam veremiyorum. Yalnız kalmışım bir tek sen sen sen diyorum. Hayatı anlamıyorum. Çözüm bulamıyorum. Plan dahi yapamıyorum nedennn... Neden birşeyler yapamıyorum neden bir şey yaparken başkasına danışmadan hareket edemiyorum. Ve neden işte bu dediklerimden darbe yiyorum. Bir kerede yanıltsanız beni bi kerede... Acı hüzün ve keder kardeş olmuşlar. Yalnızlık çözüm olmuş bazen bide unutmamak gerekir o gecelerde derdimize derman olan duvarları. Ağlamaktan gözleri şişmiş bir çocuk ve geceler. Gururmu duyuyorsun bıraktığın bu eserle. Evet her zamankisi gibi şimdi gene gidiyorsun ve bu sefer gerçekten gidiyorsun çünkü bir "ELVEDA" bile demiyorsun...

30 Ocak 2008 Çarşamba



İzledim güLmekten öldüm :) :) :) :) Sizde İzleyin sizde gülün...

Bir Aşığın Feryadı


Sen Benden gittikten sonra,

icimdeki Sevinc duygularim oldu bir hüzün feryadi.

Ben kafkas daglarina ciktim feryadimi haykirdim,

sen yine de duymadin ,yine gelmedin.

Gittim ucsuz bucaksiz cöllere feryadimi haykirdim

ve sen yine duymadin,yine gelmedin.

Baktim gök yüzüne seslendim bagirdim, feryat ettim

sen yine duymadin ,yine gelmedin.

Artik yoruldum dayanamiyorum hasretligine,

olmaz böyle bir aci ney bu tanrim, bu azab.

Cehenneme girmeye raziyim, ama

ver bana, ver bana askimi, gönder bana askimi,

Her gece ayni izdrap, ayni yanlizlik, onsuzluk cok kötü dayanilmaz bir durum,

feryadim haykirisim acimdan degil özlemimden,

Askim bir görsen bu halimi, bir bak, bir duy dayanamiyacaksin ve döneceksin,

benim caresizligim, senzislikten

benim feryadim senzislikten

ben herseye gögüs gelirim, ama sen ol yeter yanimda,

biliyormusun askim kafkas daglarindaki feryadim, mellekleri aglatti,

cöldeki haykirisim gökyüzünü karartip aglatti,

günes bile dayanamadi haykirislarima, yalvarislarima,

simdik bak geliyor azrail, beni almaya geliyor.

Feryadim korkudan degil seni görmemekten ölecegime.

Yoksa cehennem mi, cennet mi, umrumda degil yeterki bir kere daha seni göreyim.

son bir yalvaris,

son bir haykiris,

son bir feryat ediyorum

umutla belki sen gelirsin diye

ve sen yine gelmedin………….

Öyle Olsun


Gidiyorsun demek. Peki öyle olsun sende bırakıp git sende unuturum senide. Ben alışkınım böyle şeylere yalnızlık ya buda. Bende yalnızım nasıl olsa. Yıkılmam. Yoksun artık ne sen bende nede ben sende. Bilmek zor olsada senin yanımda olmadığını. Dayanmak zorundayım yalnızlığa. Alışmak zorundayım gözyaşlarımın akmasına. Ve geceler boyu kendi kendime konuşup ardı ardına sigara yakmaya. Kırılmış kalbimi birazda olsa avutmaya. Kimbilir benden sonra kimlerle beraber olursun. Benden daha yakışıklı daha zengin zengin züppeleriyle. Ama kimse sevemez benim kadar seni. Sana kolay gelsede gitmek. Birazda zordur üzülmek. Gidersenler sende de bir gün anlarsın beni. Sevmek bu kadarmı zordu senin için. Zormu geldi. Yada istemedinmi beni. Belkide herşey bir kelimede saklıydı "ELVEDA" bilemi diyemedin bana. Bu kadarmı değersiz birisiydim senin için. Bir "ELVEDA" ' yı bilemi haketmedim. Yoksa benmi seni yanlış tanıdım. Al işte yalan söylüyorum "ARTIK SENİ SEVMİYORUM" bu yalanı ne kadar daha sürdüreceğim bilmiyorum ama napayım bu yalanı söylemek mecburiyetinde kalıyorum. Sana hayatında mutluluklar diliyorum...

GİTMEK

Bazen gitmek gerekir. Oysaki gitmek hiç bir zaman çözüm değildir. Gidersin yerine birileri gelir ama gelenler gidenleri hep hatırlatır. Ama gitmek zorunda kalırsın dayanamazsın böyle bir acıyı ve o acıyı bitirmek için o an her şeyi bitirir çekip gidersin. Duygularını paylaşmak için bir dost bulamazsın ve çekip gidersin. Yaşayabilmek için bir sebebin olmaz çekip gidersin hep aynı şey işte gitmek gitmek gitmek. Bir kerede kalmayı denesen olmazmı ? O kadar yaşadığımız anıların hatrına gitmeyipte kalsan olmazmı ? Bunu bana yapma gitme yaşayamam sensiz gitme. Bir kerede olsa dinle beni gitme. Beni yalnızlığa mahkum etme. Ne yaparım sensiz nasıl yaşarım giderken bunlarıda düşünsene. İstermisin sende karanlık gecelerle dost olmamı yada sen yerine duvarlarla konuşmamı. Belki bende çekip giderim senden sonra ama seni severek giderim ve bir daha dönmemek üzere giderim. Hatırlasana Emrah'la Ayşenur ayrılırken Ayşenur'a nasılda diyordun "Ayşenur onu bırakıp gitme o sensiz yapamaz o sensiz yaşayamaz çok seviyor o seni gitme" Şimdi bana kim diycek bunları artık ne Ayşenur var nede Emrah hem onlar olsada söylemezler bunu bana çünkü onlar senle ben değil. Ben söyliyeyim o zaman "Bebeğim beni bırakıp gitme ben sensiz yapamam ben sensiz yaşayamam ben seni çok seviyorum gitme" ama gidiyorsun işte gidiyorsun bir elveda bile demeden gidiyorsun. Çözüm olduğunu sanıyorsun ama yanılıyorsun. Sende hala beni seviyorsun ama bunu bile bile sevmiyorum diyorsun. Beni kandırdığını sanıyorsun oysaki kendini kandırıyorsun. Bende bilirim seven insanı bırakıp gitmeyi önemli olan sevmeyini bırakıp gitmek. Seveni sevmek. Kimbilebilirdiki böyle bir zamanda gideceğini gecenin 2 sinde beni bırakıp gideceğini. Abim öğrendi dedin ama kimbilir başka nedenlerin vardı. Hani seviyorsun yazdım ya geriye dönersen görürsün. Belkide sevmediğin için olabilirmi ? Neden hep sevdiklerimiz çekip gider ? Neden hep onlar gider neden neden neden ? Bize olan sevgisimi biter acaba yoksa sıkılırmı bizden ? Offfff bilmiyorum bu soruya bir türlü cevap veremiyorum. Ve inanırmısın seni gerçekten çok seviyorum. Bilirim dersinki sen anlarsın aşktan ama gerçekten bunu sana söylemeden seviyordum. Neden diye sorarsan bilirsin deliyim ben ve bunu sana söyliyecek olsam herkesin içinde söylerdim. Ve herkes dikkatle bana bakıp biraz şaşkınlık geçirdikten sora gülüp dalga geçicekler ve sana bu çocuk seni kandırıyor bu çocuk aşk nedir sevgi nedir bilmez etmez inanma ona diyecekler bu lafları duymamak için söylemiyorum ama artık dayanamıyorum al işte yazıyorum "SENİ GERÇEKTEN ÇOK SEVİYORUM". Biliyorum bunu sana şimdi söylemekle hata yapıyorum ama...

29 Ocak 2008 Salı

Bu Né Béé

Bu ne ya her önüne gelen msn adresimi ekliyo allahtan verdik bi arkadaşlık sayfasında dün gece saat 02.33 den beri bu gun 17.21'e kadar ekleyen 27.kişi anlayamadım o sitede bi benmi vermişim msn adresimi herkes beni ekliyo bi bölüm oluşturdum "Siteden ekleyenler" diye 82'yi buldu ekleyenler :)yada bnm msn adresimi girişemi yazmışlarda ben göremiyorum anlamadım yaa zaten biri ekledi afedersinis ama kızın sorduğu soru şuydu " Hayatında Kaç Kişiyle İlişkiye Girdin"? :) :) Koptum ya. Kızlar erkeklere abaza derler ama bilmezlerki onlar bizden daha abazalar. Şimdi inanmazsınız belki buyrun gözlerinizle görün...

ÇocukLar Nédén YaLan SöyLér ???

İlgisizlik, güvensizlik, takdir edilmemek, ödüllendirilmemek ve sosyo-ekonomik seviyenin yarattığı utanç gibi sebeplerle yalana başvuran çocuklar, aslında hep başrolde olmak istiyor.
Anne-babalar her ne kadar yalan söyleyen çocuklarına kızsa da, çocukluk çağlarının bir döneminde mutlaka kendileri de yalana başvurmuş oluyor. Hiçbir koşulda yalanın savunulacak bir şey olmadığını söyleyen uzmanlar, çocukların başrolde olmak için bu yola başvurduğunu belirtiyor.

OKULA GİTMEK İSTEMEZLER :)

Okul çağındaki çocukların en sık başvurduğu yalanlar arasında okul başarısı konusunda söylenenler geliyor. Çocuklar kötü notlarını saklıyor ( Evet evet her sınavın sonu bi kötü not yada kötü bir haber :) ) . Bazıları sosyo-ekonomik durumlarının utandığı için, olmasını istedikleri şekilde kendilerini anlatıyor. Bazıları da okula gitmek istemediğinde karnının ya da başının ağrıdığını söyleyebiliyor ( Yani ben :) ) . Yalan söyleme alışkanlığı başkıyor.

Sokak Çocuğu

Sayfa No: YOK!?
Cilt No: YOK!?
Hane No: YOK!?
Ana Adı: YOK!?
Ben sokak çocuğuyum abi, hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan, bilyelerini rüyalarında unutan ve oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya? O benim işte, o benim abi... Sahi bir annem olmalıydı, değil mi? Ben dudaklarıimda sokakları besteliyorum oysa. Sahi abi tadı nasıldı anne sütünün? Anneler nasıl okşar çocuklarını? Anne kokusu nasıldır, kimbilir? Ana ha!...Bir anne çizebilir misin benim için, karanliğin kar soğuğu parmak uçlarına? Bir anne!?... Unutulmuş çocukların ürkek avuçlarına, bir anne ve yanına beni ekler misin? Abi... Tıpkı sulu boya resimlerindeki gibi sımsıcak... Sahi abi senin gözlerini kesmiyor değil mi, bir köprünün soğuk, gergin ve karanlık bedeni? Sahi sen hiç seyrettin mi, Aydede’yi bir köprünün altından? Üşüdün mü abi, kayan bir yıldıza bakarken? Abi sen..., Abi sen... Boş ver. Gel boyat istersen ayakkabılarını. Ben aha şu ayakkabıların bağcıklarından asılıyorum yaşama. Gel boyat ayakkabılarını, boyatta resmi çıksın dostun, düşmanın, tüm kaldırımların.
Sayfa No: YOK!?
Cilt No: YOK!?
Hane No: YOK!?
Yokların varlığında tam göbek bağından yakalandın mı hiç yalnızlığa? Bir de, bir de babam olmalıydı, değil mi? Baba! Beni dövecek bir babam bile yok. Biliyormusun? Nasırlı ellerinde şevkat arıyacağım bir insan. Kimbilir bayramlarda neler alırdı, babalar çocuklarına? Unutmuşum, bayramlarınız vardı, sizin öyle değil mi? Arifeleriniz, bayramlarda temize çekilen dostluklar vardı, sonra. Oysa ben kırık dökük ıslıklar ısmarlıyorum; güneşe ve mehtaba, yankısız, bestelenmemiş ve bestelenmeyecek serseri ıslıklar. Bir babam olsaydı, belki yeterdi. Çocuk olurdum. Eskisi gibi şımarırdım, öylesine. Boş ver abi, kimin neyine bayram, kimin neyine hediye, baba kimin neyine abi!... Sahi senin düşlerin vardır. Söylesene göremediğin rüyanın düşünü kurar mısın? Ahmet bir düş görmüş geçenlerde. Köprü altında tanıştık. Yorgun ve geç gelen bir gecede, utanırken anlattı, anlatırken utandı. Bir ip bağlamış gökkuşağına, “bak ana” diyormuş ”Uçurtmamı gördün mü? Ya uçurtmamın gölgesinde bilye oynayan çocukları?” Ahmet'in düşü işte. Bana düşlerini kiralarmısın abi? Bedava boyarım ayakkabılarını. Bana düşlerini abi... Boş ver, boş ver.

Bak iyi parlayacak bu ayakkabılar. En parlak ayakkabılarınla yürüyeceksin yaşama, sen düşünme. Sokaklar düşünsün beni, gazete manşetlerinin üçüncü sayfa haberleri düşünsün. İsimsiz bir damla gözyaşı düşünsün. Sen beni düşünme, düşünme be abi. Nasıl olsa ben olmayan ayakkabıların sıcaklığıyla basıyorum tüm kaldırımlara. Olmasada anne-babası sokakların, sokak çocuğuyum işte. Ben sokak çocuğuyum. Kazanılmadan kaybedilmiş bir geleceğin, herhangi bir yerinde. Ben sokak çocuğuyum abi. Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan, bilyelerini rüyalarında unutan. Oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya, işte o benim. O benim abi. Ben sokak çocuğuyum abi........

Bén Sokak Çocuğuyum

Şu dört direkli köprünün altındaaçmışım gözlerimisahipsizrüzgar sarmış kundağımıyağmurla beslenmişimadımı insanlar koymuşbenden habersizbenimsemişimserseri derler, hırsız derler.... derler, anlamam daalınmam dahiç fiyakalı dolaşmadım sokaklardamarka satmadımgökyüzü yorganım oldu hepdirseğim yastıkalışkınım; kara, yağmura, soğuğaüşümemsıcak dokunur banaözlemem, hiç tanımadığım hisleriistemem varlığını bilmediğim şeylerikıskanmam hiç kimseyiözenmemhalbuki bilmez kimsekendilerinden şanslı olduğumudaha özgürve daha zenginşu deniz herkesten çok benimdirarkasındaki orman dabütün sokaklar benimdir herkesten çokher simitçi biraz bana çalışıraslında her çocuktan daha çocuğumcanım hiç sıkılmaz buralardaen sevdiğim oyundurköşe kapmacayalnız da değilimdiryüzlerce kardeşim varbenim gibi, bana benzerkimse ayırt edemez bizibirbirimizdengeceleri toplanmaya başlarızel ayak çekildikten sonrakonuşuruz, güleriz, dertleşirizbiraz farklı olsa daherkes kadar biz de umut beslerizhayallerimiz de vardırayın dolaştığı yerlerdeherkes kadar okumuşluğum da vardırher tip insandan bir harf öğrendiminsanları en iyi ben tanırımokuldan, öğretmenden anlamam amabu sokakların mektebini bitirdimbana lazım olanı öğrendimherkes kadar insanım da galibaherkes kadar ben de bazen ağlarımkafam da var, kalbim deseverim de, düşünürüm deyalnız ben sokak çocuğuyumsokaklarda yaşamak tek suçumbir gün ben de gideceğim buralardanherkes gibiyalnız biraz sessizcekimseler anlamadancenazem omuzlar üzerinde gitmeyecekbelkibelediye kaldıracak gürültüsüzceağlayanlar olmayacak başucumdabir hayırsever uğramazsa geçerkenmezarım da çorak kalacak sonundabenim gibiiçimizden kimin gittiğifark edilmedenbiri alacaktır yerimivakit geçmedenevet, ben sokak çocuğuyumbu sokaklarda ne ilkne de sonuncuyum

Reşide Sarıkavak

Zordur Sokaklarda yaşamak bilemeyiz belki ama denemekte istemeyiz helede böyle soğuk havalarda yada deneyince onlarında ne durumda olduklarını anlarız...

24 Ocak 2008 Perşembe

Çok Zor Sensizlik

Evet zordu dayanmak yalnızlığa ama tek çaremdi yalnız kalmak… Yoksa benmi yanlış düşünüyorum yada yanlış düşündüğümü sanıyorum… Uffff bir türlü karar veremiyorum evet aslında yalnız kalmakla çok iyi yapıyorum… Şu anda kitledim kendimi odama bu yazıyı yazıyorum ve soruyorum kendime nerde yanlış yapdım nerde doğru yaptım ama bir türlü bulamıyorum… Zor oluyor biraz ama sensizliğede katlanmak zorunda kalıyorum. Ne yapmalıyım bende herkes gibi içip içip sağa solumu dağıtmalıyım yoksa çıkıp bir damın üstüne bana onu getirin getirmezseniz atarım kendimi diyeyim yada bu şehri terk edip kendime yeni bir sayfamı açmalıyım veya gelip kapının önüne seni seviyorum diyemi haykırmalıyım ? Hangisini yapayım hangisi gider hoşuna ? Biliyorum hiç takmazsın beni ama unutmaki sende bir gün benim gibi böyle acılar yaşarsın… Ve ozaman unutmaki o an benim düşündüklerimi sende düşünürsün ve diyeceğin laf şu olur : “Evet aslında intahar edip her şeyden kurtulmalıyım”… Ama ne kadar denesende bunu yapamazsın. Çünkü o an aklına o kadar şey gelirki ve ilk kişi çok sevdiğin insan olacaktır benim için sendin ve bunu o yüzden yapamadım… Hatırlıyomusun seni ilk öptüğüm anı çocuklar gibi gülerek utanmıştın ve sora birbirimize sarılıp bana şu soruyu sormuştun “Biz hiç ayrılmıyacağız demi aşkım” ? Ve gelen cevap şuydu : “İnşallah aşkım inşallah ama eğer ayrılsakta ben seni hiç unutmayacağım” Ve seni hala unutamadım… Hatırlıyomusun seni daha önce severken kapınızın önünden geçmeye korkuyordum. Ama şimdi anneni bile tanıyorum ve ben size sende bize geliyorsun lafını dediğimde “ Sen benim kocam olucaksın bende senin karın” demiştin işte o an seni bi kere daha sevdiğimi söyledim sende dedinki “ Ben seni 1 kere daha değil her şeyden çok seviyorum” Ama gittin… N’oldu şimdi hani ben senin kocan sen benim karım olucaktın hani beni her şeyden çok seviyordun. Eeee değişen şey neydi ? Ve bana dediğin ayrılık lafı şuydu “ Artık ayrılmak istiyorum bu aşkı daha fazla yürütemiyorum” O an işte o an gerçekten ölmek istedim ama olmadı yapamadım… Hala seviyorum seni unutamıyorum ve kurduğum her cümlenin sonunda senin adını anıyorum… Ve seni çok seviyorum…

“ TOPRAĞINDAN DÖNDÜN YÜZÜM ÖLÜNCE SEVEMEZSEM SENİ KAN AĞLASIN 2 GÖZÜM ÖLÜNCE SEVEMEZSEM SENİ HAK RAHMETİN GÖRMEYİM GONCA GÜLÜM ERMEYİM MURADIMA ERMEYİM ÖLÜNCE SEVEMEZSEM SENİ .YAŞAMAK YILDIZLARDA SENİNLE OLMAK İSTİYORUM SEVİŞMEK HÜNER DEĞİL YANINDA KALMAK İSTİYORUM.

BEN BU YERDE ÖLSEMDE AY YÜZLÜM YİNE ELDE MUHTAÇ OLAYIM NAMERDE ÖLÜNCE SEVEMEZSEM SENİ …”

Çok zor geliyor sensizlik yaşamın tadını alamıyorum sevemiyorum kimseyi düşünemiyorum bulamıyorum bir çare sensizlik çok zor geliyor bunu kimseye anlatamıyorum anlatmaya çalışsamda dinletemiyorum ve şimdi seni bitiriyorum atıyorum kalbinden o unutamadığım adını ve aşkını çok zor olsada atıyorum yaşayamasam bile sensiz seni unutmak zorunda kalıyorum çünkü bu yarım kalan aşkla daha fazla hayatta yaşamaya dayanamıyorum ve artık yazmak için cümle bile kuramıyorum… Hayallerin yıkılmış sebepsiz bir yere sevdim gönül bu karanlık zindanın içinde bir kere sevdim bin kere ezildim mutluluk bulamadım hayatı sevemedim hasret çekmedim o günden beri sevdiğimi göremedim güvencin yoksa neden beni boş yere beklettin oynadınmı sevdinmi bunu çözemedim sorularımın cevabını başka kimden bulabilirdim çokmu istedim bunu benmi hak ettin bumuydu olan sevgin Allahım böyle acıyı başka kimseye vermesin nefret oldu sana olan o sevgim el uzatan yok vuran vurana… Beni bırakıp gittin nedenini söylemedin seni seven bu kalbimi sevmeyi bilemedin bumuydu mezara kadar olan o sevgin. Yazıklar olsun sana seni sevmiştim…Gideceğim buralardan artık dönmemek üzere bundan sonra kime istersen koyarsın kalbine. Artık istemiyorum git istemem senin gibilerden sevgi…Allah belanı versinki beni benden ettin…


22 Ocak 2008 Salı

Hala Seviyorum Seni

Acaba neden bu kadar zordu seni sevmek yada sana seni seviyorum diyebilmek ? Bilmiyorum ama işe yine seni sevdiğimi söylüyorum. Aslında bakarsan seni aklımdan bir türlü çıkaramıyorum. Ya sen acaba sende benim gibimisin yada sevmeyi bilmiyorsunda seviyorummu diyorsun ? Anlayamıyorum , bilmiyorum ve işte yine tekrarlıyorum seni gerçekten çok ama çok seviyorum... Bilmiyorum ne kadar zor olacak böyle yalnız kalmam , ne kadar daha sürecek bu feryatlar bilmiyorum ama şunu biliyorumki seni hala gerçek çok ama çok seviyorum yada seni seviyorum diyerek kendimi kandırıyorum. Bilmiyorumki neden böyleyim acaba neden plan yapamıyorum ? Neden herşeye kanıpta o yöne gidiyorum ? Acaba buna neden olan sensiz olmammı ? Hayır yada bunları yaparken kendimi düşünmeden ne olup ne biteceğini bilmeden o yöne gitmemmi ? Anlamıyorum ki... Seviyorum işte seni ne olursa olsun seviyorum. Biliyorum seninde beni sevdiğini düşünerek kendimi kandırıyorum ama olsun senin hayalin bile çok büyük bir mutluluk veriyor bana çok oluyor hayalin ama olsun...

15 Ocak 2008 Salı

Üff ßitméz ßu ÇiLé

Korkma kim seni sınıfta bırakacak
Sanma ki herkes sınıfta kalacak
Karnede üç zayıftan aşağı olmayacak
O birler senindir senindir ancak

Verme kurban olayım öyle notları
Yetmedi yediğimiz dayaklar
Elbettte bir gün bu notlarda bayatlar
Hakkıdır kopya çeken öğrencinin hürrüyet

Ben ezelden beri zayıf aldım,yine alırım
Hangi hoca beni okuldan atacakmış şaşarım
Kükremiş aslan gibiyim, karneyi yırtarım atarım
Yırtarım karneyi ewden kaçmam,atılırım

Okulunetrafını sarmışsa bir telli duwar
Onun telleri gibi benim de kopyam war
Arkadaş korkma bizi sınıfta bırakmazlar
Öğretmen dediğin not defteriyle gezen canawar

Arkadaş,öğretmenin gözünün içine bakma sakın
Siper önündekini gözükme hocaya sakın
Doğacaktır sana wadettiği notlar hakkın
Boşuna mı bütün sene yalakalık yaptın
...

9 Ocak 2008 Çarşamba

KENDİMLE KALAKALDIM...

yagmurlu gunler ne zamana günese doner
kalbimizdeki acı elbet bır gun bıter
kader mı cizer
hayellerdeki tuali
yaslarım mı bunalık yapar renklı dunyamı
bir melegin ölümü
inanması zor olan seylere inanmamak
arkadasımın topragını avuclamak
yanımda olan arkdasıma sarılmak
onun yoklugunda hayellerle avunmak
ihtimaller olmak yada olmamak

ihitmallerde yok olmak
cocuklugumun arkadası yarım kalan hasret acısı
sen ordayken vurur kalbıme gıdsının sancısı
sabahları kalktıgımda sessizligin fırtınası
bos hayat kımıne gore hos hayat
üzüntülerimle doldu hayat
ayazlar üşütmez benı
ayazlar geri getirebılırmı seni
bir hayal pesinde kostururum
olumlu yada olumsuz yaratırım

bır tokat vurur yüzüme cilvenın en agırıyla
uyanırım hayellerimden yapa yalnız anılarınla
topraklar cicek acar kacarlar kotulukler cennette bulusur ruhlar
aklın ucundan gecer mı yada takılırmı gıdenler
ben tek degildim verdım arkdasımla el ele
bır dua bır söz işledım aklımda
ellerimi acarım dualarımda orhanım
sayfalarda bulustu sözlerim
baglanmıs mı hayat ince bır ipe
ihtimallar alıp goturumu cennete

gecmısı sarsam geriye ihtimalleri yasamla baglasam
yapamam ben bır kulum umutsuzum
uğruna direndım olasılıklarla avundum
anılarımı dınledım agıtlarımı engelleyemedım
haykırıslarımla butunlestım
hayat bır kere daha gercegi gösterdi
VE BEN KENDİMLE KALA KALDIM...

7 Ocak 2008 Pazartesi

KankamLa [BATUHANLA] beraber google amcada dolaşırken bu yazıyı bulduk ve çok hoşumuza gitti bizde çaldık :) bloga koyduk ama sitenin adreini unuttuk.

ŞİMDİ ÖLDÜM. Az önce. Bedenimi ameliyat masasının üzerinde görebiliyorum. Doktorlar ölmemem için çok uğraştılar, ama ecelimi bir dakika olsun uzatamadılar. Bu saatten sonra onlara sitem etmemin bir faydası yok. Ellerinden geleni yaptılar çünkü. Şimdi yavaş yavaş toparlanıyorlar. Kan bulaşığı eldivenlerini çıkarıp ellerini yıkıyorlar. Üzerlerinde bir yorgunluk ve yılgınlık hali okunuyor. Ölümle son bulan her ameliyattan sonra onlar için normal hayata dönmenin hiç de kolay olmadığı belli. Ölüm karşısında yaşadıkları acizlik öyle hemen unutulacağa benzemiyor. Belki onların kazancı da, sağlık bahşedenin kendileri olmadığını bir kez de benim üzerimde tecrübe etmiş olmaları.Her neyse, şu anda kendimi o kadar hafif hissediyorum ki, sanki üzerimden tonlarca yük kalkmış gibi. Size ilk söylemek istediğim şey bu. Fakat yine de bedenimin etkisini bir şekilde üzerimde hissediyorum. Hani parmağınızdan yüzüğünüzü çıkarırsınız ama çıkarmamışsınız gibi hissedersiniz ya, aynen öyle. Cansız cesedimi önümde görmesem, hâlâ bedenimleyim sanacağım.

Ne var ki gerçeği kabullenmek durumundayım, ruhum Azrail’in ellerinde zapt u rapt altında. Allah’ın izniyle beni öldüren o. Ruhumu bedenimden ayırdı ve korumaya aldı. Bu neye benziyor, biliyor musunuz? Hani, düşmek üzere olan uçaktan pilot paraşütle atlar kurtulur, ama uçak yere çakılır ya; işte ona. Yaşayanlar ise hikayenin geri kalanını cesedim üzerinden takip edecekler büyük bir ihtimalle. Önce cenaze namazımda, sonra mezarımda hayat hikayemin sonuna dair ipuçları arayacak gözleri. Ve “İşte faninin son durağı!” diyecekler mezarıma işaret ederek. Oysa o ceset, yere çakılmış uçağın enkazı sadece.

Şimdi siz “Bırak lafı dolandırmayı da, daha sonra başına neler geldiğini anlat!” diyeceksiniz. Sizi çok iyi anlıyorum. Buraların ne kadar emniyetli bir yer olduğunu merak ediyorsunuz. Sizi temin ederim, burada her şey kontrol altında. İlk şok halini atlattıktan sonra bunu çok daha iyi görebiliyorum. Şimdiye kadar yaşadıklarımdan çıkaracağım bir sonuç varsa, o da burasının dünyadan çok daha emniyetli bir yer olduğu. Tüm aşamalar, en ince noktasına kadar belirli burada. Yani, hiç merak etmeyin, organizasyonda kusur yok. Ölmüş ve az da olsa ölüm sonrasını tecrübe etmiş bir kardeşiniz olarak, esas merak etmeniz gerekenin, şu anda yaşamakta olduğunuz dünya hayatı olduğunu söylemek zorundayım.

ÖLÜM, her şeyden önce dünya hakkında gözlerimi açtı. Uykudan uyanmış gibi oldum. Meğer dünyada iken dünya hayatının asıl, ölüm ve ahiret yurdunun ise metafizik inanç konuları olduğunu zannetmek ne kadar büyük bir yanılgıymış. Buradan böyle safsataları insanların kafasına sokan felsefecileri uyarmayı bir borç biliyorum. Dünya hayatı dediğin, meğer sadece şu an bulunduğum ve varoluşun esas yurdu olan âlemin arasına açılmış küçük bir parantezmiş sadece. Tıpkı Allah Resulü’nün (a.s.m.) haber verdiği gibi, dünyada yaşadığımız ömür, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibiymiş.

BULUNDUĞUM yerden dünya hayatına bakıyorum da, Rabbimiz dünyanın bu geçiciliğini vurgulamak, ölümün hepimiz üzerine gelecek bir olay olduğunu bize duyurmak için ne de çok âyet göndermiş. En başta, gördüğümüz rüyalar. Rüyalar, meğer bize yaşadığımız hayatın tek varoluş biçimi olmadığını, varoluşun farklı boyutları olabileceğini fısıldıyormuş. Bu yönüyle bize ölüm sonrası hayattan haber veriyormuş. Meğer kış ve bahar mevsimleri birer provaymış. Kış mevsimi her canlının ölümü tadacağının, bahar mevsimi ise haşir gibi her canlının yeniden diriltileceğinin provasıymış. Her yıl düzenlenen bu provanın biz unutkan insanlara yetmeyeceğini bildiği için Rabbimiz bir de günlük nişanelere yer vermiş. Gündüz ve gece, siyah ve beyaz ipten dokunmuş halı gibi hem varlığı hem yokluğu, hem hayatı hem ölümü bize hatırlatan güçlü birer ayetmiş.

Bunlar Rabbimizin gözümüz önüne serdiği ayetler… Bir de kendi bedenimiz üzerinde görünen ayetler, daha doğrusu ölümü hatırlatan elçiler gönderilmiş bize. Kırk yaşına doğru saça düşen o ilk ak, ölümün öncü elçilerindenmiş meğer. Gözlerin bozulması, hastalıkların artması, güç ve takatten düşülmesi… hep ölümü hatırlatan elçilermiş, son elçi Azrail’den önce gelen. Ama insan yaşarken bu elçilerden alması gerektiği gibi ders almıyor; bunu şimdi anlayabiliyorum. Ne acı ki gaflet denen o kalın perde, ölmeden tam olarak kalkmıyor.

İtiraf etmek gerekirse, öldükten sonra farkına varabildiğim ve çok şaşırdığım başka bir şey de, “benim” diye sahiplendiğim bedenimin sadece bir kabuktan ibaret olduğunu anlamış olmam. Oysa dünyada iken, “ben” deyince ruhumdan önce bedenim aklıma geliyordu. Kendimi ellerim ayaklarımla, gözlerim ve saçlarımla bir ve aynı addediyordum. En azından, bedenim ile ruhum arasında kopmaz bir birlik ve bütünlük var sanıyordum. Hatta çevremde öyleleri vardı ki, kendisini toplumun gözündeki hali sanıyordu; imajı onun her şeyiydi. Şimdi anlıyorum ki, hepsi de nefsin icat ettiği farazi (mevhum) hat ve bağlantılardan ibaretmiş. Nefis, dünyada iken önce ruha bedeni perçinliyor, sonra dünya üzerinde nefse mal edebileceği ne varsa onları perçinliyormuş. Oysa öldüğünüz vakit, ben(im) sandığınız her şey buhar olup uçuyor. Gövdenize demir halatlarla bağlı olduğunu düşündüğünüz malınız, mülkünüz, çocuklarınız, şöhretiniz, imajınız… hepsi birer birer ben’inizden kopuyor; hatta bedeniniz bile! Kala kala geriye bir tek ruhunuz kalıyor; yani asıl özünüz, sizi siz yapan şey. O yüzden ben de şimdi Necip Fazıl gibi diyorum: “[Ölünce] bu dönen şeyler eski yerine, benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?”

ASLINDA bu gerçeğe ilişkin çok şey yaşıyor insan dünyada iken. Mesela ben ölmeden önce yaşanılan son büyük Gölcük depremi böyle değil miydi? Nasıl da uzun emelleri olan insanlar, birden ayılmıştı. Dünyada kalıcı ve güvenli bir hayatı sembolize eden betonarme evler, üç dakika içinde üst üste yığılı tabutlara dönüşmüştü. Dünyanın geçici bir yurt olduğunu bundan daha net hangi olay anlatabilir ki? Hangi olay, bundan daha ibret verici acı bir ders olabilirdi? Ama o gaflet perdesi yok mu, bırakmıyor insanı ayıldığı haliyle. Kısa bir zaman sonra, yine eski tas eski hamam oluveriyor her şey.

Şu an ameliyat masasında kalan cesedime bakıyorum da, kendim de dahil olmak üzere, insanların çoğunun dünya hakkında ne kadar yanıldıklarını düşünüp derin acılara boğuluyorum. Meğer güneş ışıklarının altında çoğumuz, çok zaman, varımız yoğumuzla dünya için çalışmışız. O ihtiyar ama makyajla güzel görünen aşufteye gönlümüzde asude köşeler ayırmışız. Oysa şimdi derin bir acıyla anlıyorum ki, dünya denen o aşufte, arkasını dönüp gidecek bir aldanma metaından başka bir şey değilmiş. Biz onu ne kadar kendimize yar etmek istesek, o bizden o kadar kaçacakmış, elde kalmayacakmış. Asıl acı olan ne biliyor musunuz; bu arada tüm hızıyla üzerimize doğru gelen ahirete (ölüme) doğru dürüst hazırlık yapmamış oluşumuz. Hazreti Ali’nin dediği gibi, “Dünya arkasını dönmüş gidiyor, ahiret yönelmiş geliyor iken, arkasını dönene yönelip, yönelene sırt çeviren insandan daha şaşkın kim olabilir?”

BELKİ duymuşsunuzdur, bir de “ölüm acısı” denen bir kavram var. Bu ölüm acısını, şehitler dışında insanların tümü yaşıyor, kaçış yok yani. İşte bu ölüm acısının esasını ne oluşturuyor, biliyor musunuz? Pişmanlık! Hem de derin bir pişmanlık! İnsan ölüm anında ve hemen ertesinde en çok pişmanlık duygusu yaşıyor. Çünkü kendisine verilen güzel ameller, güzel işler yapma imkanı, ölümle birlikte son bulmakta. Kul, ne kadar istese de bir daha asla kavuşamayacağı dünyaya elveda etmiş oluyor. Bunun ölen insanın ruhunda ne kadar ağır bir yük oluşturduğunu tahmin edemezsiniz. İnsan ancak ölünce, gaflet perdesi yırtılınca, kendisine verilen ömür sermayesinin, güzel işler yapma fırsatının değerini anlıyor. Ve az ya da çok, her ölen insan derin keşke’ler içinde tarifsiz pişmanlıklar yaşıyor: “Keşke şunu şöyle yapsaydım, keşke bunu böyle yapsaydım, keşke şunu hiç yapmasaydım, keşke ona hiç uymasaydım…”

Hangi kul, daha iyi bir ubudiyet yapabileceği halde, yapmamış olarak Rabbinin huzuruna çıkmak ister ki? Hiç kimse istemez, ama bu meselede esas ziyana uğrayan zümreyi Kur’an şöyle ilan ediyor: “Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: “Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık.” (6/27) İşte, esas keşkeci zümre bunlar olacak.

Hasılı kelam, siz geçici dünya hayatının aldanış makamında bulunan insanları! Ölümden sonrasını günü gününe merak edeceğinize, şu an dünyada ne yaptığınıza bakın. Ölüm her canlının yaşayacağı bir olay. Bugün bana, yarın size. İyisi mi siz, sözümü dinleyin de, şu an ne yaptığınıza dikkat edin. Edin ki, yarın keşkeleriniz sizi yiyip bitirmesin.

Şunu iyi bilin ki, ne mallarınız ne de evlatlarınız, öldükten sonra size yarenlik etmiyor. Öldükten sonra insanın yanına kalan tek şey, dünyada işlediği amelleri. Mallar evlatlar, hepsi geri dönüp gidiyor. Melekler, “Ne getirdin?” diye sorarken, onlar daha ilk günden ne bıraktığımı soruyorlar. O sebeple, Necip Fazıl’ınşu dizeleri hepinizin kulağına küpe olmalı:

Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir!

Mezarda geçer akçe neyse, onu biriktir!

NOT: ALINTIDIR AMA SİTE ADRESİ AKILDA DEĞİL :)

5 Ocak 2008 Cumartesi

ANAM...

Düşünüyorumda anam olmasa ne yapardım acaba anasızlık en büyük acıdır. Kimse sevmez ana gibi kimse sana değer vermez onun gib hani varya Kibariye’nin şarkısı
“Biz bize yaşarken geldik oyuna
Eller kadir kıymet bilmiyor Annem
Senin kadar kimse sevmiyor Annem” Ne güzel söylemiş ama evet doğru anamız kadar kimse sevmiyor onun kadar kimse bize değer vermiyor. Kız arkaşın sana “SENİ SEVİYORUM”der bunu herkes der sana ama severmiler seni gerçekten acaba ama analar işte onlar öyle değiller sevmeyi bilen ve sana gerçekten değer verenlerdenler.Bi başkadır ana sevgisi anasız kaldığınızı düşünsenize hayalini kurmak bile çok acı verici. Annemden 1 saat uzak kalınca özlüyorum onu bide onsuz kalsam hayır hayır düşünemiyorum öyle bir şey RABBİM gecinden versin böyle bişeyi asla vermesin diyemiyeceğim çünki “HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR” Abim gibi sevdiğim bir abim anlatmıştı : “ Askerden kaçtım kız arkadaşım için ve teskerimi aldıktan sonra hapise düştüm 1 ay ve babamla konuşmuyoruz hapishanemde Muş’ta annem çalışıp edip yol parası biriktirip sırf beni görebilmek için ta Bursa’dan kalkıp Muş’a geldi ve onu gördüğümde o kadar çok ağladımki o demir parmakların dışında bense içinde onu bi kere bile öpemeden yüzünü bile okşayamadan gitti ve o kadar çok ağladımki oysaki annemin buraya kadar geleceği hiç düşünmemiştim hep arkadaşlarım gelicek hayaliyle yaşıyordum oysaki hiç biri bir telefon bile açmadı.” İşte ana yüreği. Yaşamımda en çok sevdiğim kişidir ANNEM…

Belki merak edersiniz.Bu blog "yer çekimi" adını nerden aldı.Bu isimde Fatih abimin fikriydi :) kimbilir yazılarda Fatih abimin adını duymaktan bıktınız ama ben bıkmadım tanısanız sizde bıkmazsınız yani kısacası "YER ÇEKİMİ" adı fikri Fatih abimin fikriydi.

Ve Onun İçin Yaptığım Son Video

AŞKIMA

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum…
Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek…
Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim…

“Ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri DÖNMEMEM için şans dile… “

Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte!!

daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yazıyorum, yada bitirmek isteyerek…

Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum…

Yine senden habersiz…
Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim…
Belki de kendimden bile habersiz…

Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim…

Kendimden ve senden habersiz “bitanemmm” olmuştun sen…

Öyle ya; Sen bitaneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Senin Kadar Güzel Güleni, Sen hayattın!!!

Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile Sen Özeldin…
Aşk Özeldi…

“Yağmurda Aşk Başkadır” diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda, gözlerimden damladığında başladım seni sevmeye…
nisandı…
Gürsuya hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı…

Önce aldırmadım seninle güzelleşen her şeye…
Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deliler gibi özlediğimi…

Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın…
Ve ben her seferinde en
baştan başladım…
Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok…

Ben senden vazgeçmek istiyorum!

Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum…
Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum…

Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen…

Zaten kolay olan ne vardı ki benim için;
seni öldürmemle sevmem ararsında hiçbir fark yoktu…
Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım…

Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,
yeni çıkan filmleri birlikte izlemek,
saatlerce sana sarılıp öylece kalmak,
sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp
uyumak,
bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken,
sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten “bitaneydin”!!

İşte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sevdiğim zamanlarda we sen benim her şeyim olduğunda;
ben senin için hiç yoktum…
Bu yüzden;
yalnızlıklarım,
ağlamalarım,
özlemlerim
canını hiç acıtmadı…

Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyeceğin en son şeydi…

Sen beni hiç sevmedin!

Ben Seni Seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum…
Ben Senin İçin Ölürüm Dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum…

Ve Ben Şimdi Senin Hayatından Gidiyorum!

Ne zaman nisanda bir yağmur yağsa, ben sana aşık olduğum o yerde ıslanıyor olacağım…
Ne zaman bir parfümeriye girsem hala kokunu arıyor olacağım…
Ne zaman bir aşıkların sokağını görsem, kenarında oturup seni bekliyor olacağım…
biliyorum başaramayacağım…

Ben Kaybettim…

Sen Kazandın!

Artık sesimi duymayacaksın…

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum…

istemedin!

istesen yapabilir miydim bilmiyorum…

Ben artık gidiyorum bitanem…

Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen,sana geri DÖNMEMEM ve seni yeniden deliler gibi SEVMEMEM için bana şans dile…

Ve Lütfen, nisanda yağmur yağdığında o sokağa gelme…

4 Ocak 2008 Cuma

GELMEDİN YAR

Işıkların altında başladı sevgim
Seni anlayama yetmez bilgim
Kapı önünde beklemekten olmuştum serserin
GELMEDİN YAR NİYE AĞLIYAYIMKİ


Sevgiyi ancak gerçek sevenler anlar
Umarım bir aşkta senin yüreğini dağlar
Kader bizi mutlaka birbirimize bağlar
GELMEDİN YAR NİYE AĞLIYAYİMKİ

Doğaya bakta güzelliklere imren
Anlar ancak benim halimi bilen
Desinler arkdamdan unutma bunu...
SEVGİLİSİ GELMEDİĞİ İÇİN ÖLEN
GELMEDİN YAR NİYE AĞLIYAYIMKİ...


Bu şiiri Şenol abim ( ŞENOL KAAN ALP ) yazdı ve şu :
Sevgiyi ancak gerçek sevenler anlar
Umarım bir aşkta senin yüreğini dağlar
Kader bizi mutlaka birbirimize bağlar.

Bölümü aynen oldu...Bi kız arkadaşım vardı çok seviyordum ama ayrıldık ve kader yine bizi birbirimize bağladı...

Gözlerime Çizdim Seni

İyimseLik KötümserLik














İnsanı bir çok bakımdan iki sınıfa ayırabiliriz.Fakat bu gün türkçe öğretmenimin kurduğu cümleden biraz etkilendim: "İnsanları beraber yaşadıkları kimselere hayatı hoş hale getirenler birde beraber yaşadıkları insanlara hayatı zehir edenler diye ikiye ayırırız" Biraz etki yaptı bu cümle bende bende sizinle paylaşmak istedim... Bana öyle gelirki türkçe öğretmenim bu ayırımı yaparken insanların bir kısmının iyimser bir kısmının ise kötümser olduğunu anlatmak istedi.


Ve öğretmenimiz dediki: " İyimser yahut eski tabiriyle NİKBİN dediğimiz insanlar hakikatten yalnız kendilerinin hayatını tatlılaştırmakla kalmazlar beraber yaşadıkları insanlara da hayatı pempe bir gözlük arkasından seyrettirirler.";Böyle insanlar en kötü olaylarda bile ümitsizliğe kapılmazlar. O olayın gece içinde parlayan yıldızlar gibi ışık veren bir noktasını bulup ertesi güne o noktadan bakmayı tercih eder. Burada "TERCİH EDER" sözünü gelişi güzel kullanmadığımı anlamışsınızdır. Çünkü iyimser dediğimiz kişiler en kötü meseleler karşısında kaldığı zaman bu meseleyi iyi tarafındanmı yoksa kötü tarafındamı düşüneyim diye düşünmez onun yaratılışı onu doğrudan karanlık içinden aydınlık noktaları aramaya götürür. Siyahlar içinde bir bakışta beyazları görür. Ve türkçe öğretmenimiz dediki: "Birde kötümseri eski adıyla BEDBİN dediğimiz kişileri düşünün." Uyyy ALLAHUM :) bedbin gözler güneşte bile kara lekeler bulacaktır.


Nerede olduğunu çok iyi hatırlamıyorum ama kanımca 2006 senesende bir dergide okumuştum. İYİMSER İNSANLA KÖTÜMSER İNSANI BİRBİRİNDEN AYIRMAK İÇİN GÜZEL BİR USÜL BULMUŞLAR BİR MASANIN ÜZERİNE YARIM BARDAK SU KOYUP İNSANLARI TEKER TEKER DAVET EDEREK MASANIN ÜZERİNDE NE GÖRDÜKLERİNİ SORMUŞLAR KÖTÜMSER İNSANLAR YANİ HERŞEYİ KARA DÜŞÜNEN İNSANLAR "YARISI BOŞ BİR BARDAK GÖRÜYORUM DEMİŞ" BUNA KARŞILIK İYİMSELER İSE " YARISINA KADAR DOLU BİR BARDAK GÖRÜYORUM DEMİŞ."




Kötümser insanlar gerçekten böyledir gözlerine hep boşluklar çarpar yürekleri sanki hep kötülükle doldurulmuş. Parmağında küçücük bir sivilce çıksın aklına ilk gelen şey bunun bir kanser başlangıcı olduğunu düşünürler. Oysaki iyimserler bunu ona iyi bakarak geçmesinin mümkün olduğunu düşünürler.Ve türkçe hocamız şu cümleleride ekledi: " Meşhur DÜŞES DÖ VİNSOR ( du galiba :) ) pek sevdiği LADY MENDIL ( adları yabancı olduğu için tam bilmiyorum hatırlağım kadar böyleydi) adında bir ihtiyar hanım varmış.Belki adını duymuşsunuzdur çocuklar iyimserlikten bahsedildiği zaman onun adını hatırlamamak mümkün olmaz.( demekki ünlü birisiymiş) Çok yaşamış çok görmüş olan bu ihtiyar kadın:"İnsanın yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin yaşamak için vakit geçmiş değildir daima yeni şeyler öğrenmek istiyorum yenileri öğrenince de eskileri unutmak adetimdir. İhtiyar olduğumu hiç bir zaman düşünmem bütün yeni cereyanlarla hemen ilgilenirim.Çünkü ben iyimser bir kadınım." der ve hep neşe ile keyif içinde kuruntusuz üzüntüsüz geçmiş olan hayatını tıpkı büyük kumandan Sezar gibi üç kelime ile anlatır." Ve zil çalar ders burada biter.




NOT: Öğretmenimin söylediği yerlerin yarısını not alamamıştım öğretmenimden bir kağıda yazıp bana verebilebilirmisiniz diye rica ettim oda tamam dedi.



3 Ocak 2008 Perşembe

Düşündüğümüz İçinmi Varız ?

Düşünüyorum o halde varım değil. İnsanın dusunmesi bi işe yaramaz. Klasiktir okul sıralarında hocalar anca koyun gibi dusunursunuz derdi. Koyunlar cok mu dusunceli ? cok mu zeki ? Yok kardesim dusunuyorum o halde varım değil insanın var olması dusunmeyle olmuyor. Dusuncelerini eyleme dönusturmesi onu var ediyor. Bazen düşünmek bile yaramıyor, eliniz kolunuz bağlıyken bir şeyler yapamamak insanı deli ediyor.düşünmek insanı diğer varlıklardan üstün kılar, ama düşünmek oysaki insanı yok eden duygudur, düşünmeden yaşamak heralde daha güzel olurdu , mutluluk içinde etrafına aptalca gülümsemek iyi olurdu...




DUYGULARMI ? DÜŞÜNCELERMİ?

Kararlarımızı ve hareketlerimizi şekillendirirken hislerimiz çoğu zaman düşüncelerimize baskın çıkar Duygular hakim olduğu sürece, zeka iyi ya da kötü hiç bir yere varamaz. Aslında biz iki zihne sahibiz birisi düşünüyor diğeri ise hissediyor..

Neden ???

Evet Şimdi Sıra Geldi Soru Sormaya :)

İnsan Neden İntahar Etmek İster ? ? ?

Aşk Yalnızlık ve Yalan...

Kimbilir neler yaşadık hayatta çoğu şeyle mücadele ettik ama... Aşkla mücadele etmek zor geldi çoğu insana hep yalnızlığı seçtiler oysaki yalnızlık dayanılması zor acı veren ve seni sana bırakan kahpe bir dünya. Sana her şey yaptırabilecek seni ölüme bile itebilcek çok acı verici bir şeydir o. Oysaki aşk bambaşkadır sevmeyi ve sevilmeyi tadarsın... Belki zordur aşkı yaşamak bulamazsın o aşkı kolay kolay ama buldunmuda bırakamazsın. Yani "Güzelim anlıycağın bize göre değil aşk olmuyor yapamıyoruz birbirimize ayak uyduramıyoruz" demiyeceğiz. "Herşeye rağmen ayakta tutmalıyız yaşatmalıyız iyi gündede kötü gündede beraber olmalıyız birbirimize destek çıkmalıyız ve hiç ayrılmamalıyız"diyeceğiz. Sevmeyi sevilmeyi gerçekten yaşayıp yaşatmalıyız... Kimseye aşk acısı tattırmamalıyız yada sevmiyorsak onunla beraber olmamalıyız. Sevgi oyuncak değildir evet sonu var ama böyle gereksiz şeylerle olmamalı. Yok neymiş : Babam öğrenmiş , annem öğrenmiş , ab,m öğrenmiş. Ya desene şuna "SENİ SEVMİYORUM" yalan söyleyene kadar gerçeği söyle ki aşk acısı çekmesin evet belki yine aşk acısı çekiceksin ama öyle değil yalandansa daha çok doğruyu tercih ederim. Ama her şey yalan üzerine kurulmuş artık herkesin 10 lafından 9'u yalan yalan söyleyince ne geçiyor eline ne anlıyorsun.Seviyorsan seviyorsun Sevmiyorsan sevmiyorsun kardeşim yalan söyleyince ne olacakki ? Yalan söyleyip onları kandırığınızı sanarsınız oysaki hiç haberinizi yok ama kendinizi kandırırsınız...

Resim Alıntıdır...

Ne zamandır arıyorum böyle bir program aramadığım site kalmadı ama en sonunda Fatih abim sayesinde kavuştum bu programa...Şimdi ne bu habire Fatih abi kim bu diyceksiniz vallahi o bitane :) www.x-death.com un sahibi :) Bu programı Fatih abime benim memleketim yani Aydın'dan Aydın-Nazilli Ömer Faruk ve Bursaya kadar getiren Ömer Faruk un kardeşi ve arkadaşım Asena getirmiş :) Bu programın dowlondunu yakında www.x-death.com'dan bulabilrisiniz...

SEVMEK...

SEVMEK ÖLMEKSE ; ÇOKTAN ÖLÜDÜM

SEVMEK BU ŞERİ TERKETMEKSE ; ÇOKTAN TERKETTİM

SEVMEK SENİ SEVİYORUM DEMEKSE O ZAMAN ; SENİ SEVİYORUM

SEVMEK ŞEREFSİZCE TERKEDİP GİTMEKSE ; İŞTE BEN O ( ŞEREFSİZ ) DEĞİLİM...

VARMI ANA GİBİSİ....

AyrıLmıcaycaktık Hani ne sen benden ne de ben senden gitmiycektik hani ee şimdi nerdesin...

Oysaki ben seni deliler gibi sevmiştim ama sen sevmeyi bilmedin beni terkedip gittin...

Sende kara listeye eklendin...

Oysaki senden birazcık sadece birazcık sevgi bekledim...

İstediğim şey sana çok geldiyse söyle bileyim...

Baştan söyleseydin bu aşkın sonunu seni sevmezdim...

Sana aşkım demezdim...

Tek sevgilim kaldı oda anam yok onun gibisi bundan sonra kimse sevmesin istemem anam sevsin yeter varmı ana gibisi onun gibi sevmeyi bilen canım diyen söylesinize " VARMI ANA GİBİSİ" ...

YÜKSELMEK

Hepimizin sevgiye, mutluluğa ihtiyacı var. Şurda burda, tüm enerjimizi vererek kalbimizi avutmaya çalışıyoruz. O, uzun zaman önce kaybettiği sevginin peşinde, öyleki, ne olduğunu bilemiyoruz. Denize, güzelliğe bakıyoruz, gözlerimizi kapayarak dalgaları dinliyoruz, yapışık rüzgarı yüzümüzde hissediyoruz, ayın kokusunu ve tuzun tadını alıyoruz. Her his ve ilişkide, sevgiyi arıyoruz.Tatlı ve esir edici sevginin her adımında arkamızdan yumuşak bir ses fısıldıyor,dikkat etkalbinin aşkıgöğün üstünde yaşarmaviye dalyüksel ve yüksel...

FatiH aßim oLmasa... :)

3 Kasım 2008 Çar$amßa...$aat 2.30 ewden cıktım we İnternet Cafeye Gidiorm hawa çok soğuk kar yağıyor neyse wardım cafeye girdim içeri FatiH aßi dediki; ßende seni arıyodum ßankaya yoLLuycam. iyi aßi tamam giderim dedim parayı werdi , we wardım ßankaya Girdim içeri aLdım sıramı oturdum sıramı ßekLiyorum ßir kız girdi içeri ne güzeLLikti YARABBİM gözümü aLamadım ondan geLdi yan tarafta ßekLedi ßende sırf onun yüzüne ßakaßiLmek için yer wermedim kim ßiLir neLer dedi ama oLsun Hep önceLikte bayanLar oLucak değiL ya neyse sıram geLmiş ßnm Haberim yok Hatta geçmiş yanımdaki amca; oğLum senin sıran geçmi$ dedi...Hiç umursamadım biLe ona ßakmaktan yine gözLerimi aLamadım ama parayı yatırmak zorundaydım Yani kısacası kızdan çok hoşLandım...Parayı yatırdım we çıktım ßankadan tekrar geri dönmek istiyordum ama...İnşaLLaH aLLaH ßi daHa görmeyi nasip eder ( AMİN ) :):)


ßazen nefret ßesLeriz kimiLerine karşı Hani sewiyorum diyipte çekip gidenLer war ya geneLdede onLar için sewiyorum derLer ama sonunda çekip giderLer sewmeyi ßiLmezLer i$te ßöyLeLeri sewgiyi Hak etmezLer $ende ßöyLesin we sana werdiim sewgiyi Hak etmedin çünkü sen sewmeyi bLmedin...$imdi $ende ßenim "NEFRETİMSİN"