Sayfa No: YOK!?
Cilt No: YOK!?
Hane No: YOK!?
Ana Adı: YOK!?
Ben sokak çocuğuyum abi, hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan, bilyelerini rüyalarında unutan ve oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya? O benim işte, o benim abi... Sahi bir annem olmalıydı, değil mi? Ben dudaklarıimda sokakları besteliyorum oysa. Sahi abi tadı nasıldı anne sütünün? Anneler nasıl okşar çocuklarını? Anne kokusu nasıldır, kimbilir? Ana ha!...Bir anne çizebilir misin benim için, karanliğin kar soğuğu parmak uçlarına? Bir anne!?... Unutulmuş çocukların ürkek avuçlarına, bir anne ve yanına beni ekler misin? Abi... Tıpkı sulu boya resimlerindeki gibi sımsıcak... Sahi abi senin gözlerini kesmiyor değil mi, bir köprünün soğuk, gergin ve karanlık bedeni? Sahi sen hiç seyrettin mi, Aydede’yi bir köprünün altından? Üşüdün mü abi, kayan bir yıldıza bakarken? Abi sen..., Abi sen... Boş ver. Gel boyat istersen ayakkabılarını. Ben aha şu ayakkabıların bağcıklarından asılıyorum yaşama. Gel boyat ayakkabılarını, boyatta resmi çıksın dostun, düşmanın, tüm kaldırımların.
Sayfa No: YOK!?
Cilt No: YOK!?
Hane No: YOK!?
Yokların varlığında tam göbek bağından yakalandın mı hiç yalnızlığa? Bir de, bir de babam olmalıydı, değil mi? Baba! Beni dövecek bir babam bile yok. Biliyormusun? Nasırlı ellerinde şevkat arıyacağım bir insan. Kimbilir bayramlarda neler alırdı, babalar çocuklarına? Unutmuşum, bayramlarınız vardı, sizin öyle değil mi? Arifeleriniz, bayramlarda temize çekilen dostluklar vardı, sonra. Oysa ben kırık dökük ıslıklar ısmarlıyorum; güneşe ve mehtaba, yankısız, bestelenmemiş ve bestelenmeyecek serseri ıslıklar. Bir babam olsaydı, belki yeterdi. Çocuk olurdum. Eskisi gibi şımarırdım, öylesine. Boş ver abi, kimin neyine bayram, kimin neyine hediye, baba kimin neyine abi!... Sahi senin düşlerin vardır. Söylesene göremediğin rüyanın düşünü kurar mısın? Ahmet bir düş görmüş geçenlerde. Köprü altında tanıştık. Yorgun ve geç gelen bir gecede, utanırken anlattı, anlatırken utandı. Bir ip bağlamış gökkuşağına, “bak ana” diyormuş ”Uçurtmamı gördün mü? Ya uçurtmamın gölgesinde bilye oynayan çocukları?” Ahmet'in düşü işte. Bana düşlerini kiralarmısın abi? Bedava boyarım ayakkabılarını. Bana düşlerini abi... Boş ver, boş ver.
Bak iyi parlayacak bu ayakkabılar. En parlak ayakkabılarınla yürüyeceksin yaşama, sen düşünme. Sokaklar düşünsün beni, gazete manşetlerinin üçüncü sayfa haberleri düşünsün. İsimsiz bir damla gözyaşı düşünsün. Sen beni düşünme, düşünme be abi. Nasıl olsa ben olmayan ayakkabıların sıcaklığıyla basıyorum tüm kaldırımlara. Olmasada anne-babası sokakların, sokak çocuğuyum işte. Ben sokak çocuğuyum. Kazanılmadan kaybedilmiş bir geleceğin, herhangi bir yerinde. Ben sokak çocuğuyum abi. Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan, bilyelerini rüyalarında unutan. Oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya, işte o benim. O benim abi. Ben sokak çocuğuyum abi........
29 Ocak 2008 Salı
Sokak Çocuğu
Gönderen Yerçekimi zaman: 06:39
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder